Sıva ne oluyor ?

Umut

New member
Sıva Ne Oluyor? Bir Duvarın Hikâyesi…

Herkese merhaba,

Bugün biraz farklı bir şey paylaşmak istiyorum. Normalde bilgi ve çözümler üzerine yazdığım yazıların dışında, hepinizin de katkı sağlayabileceğini düşündüğüm bir hikâye var kafamda. Her birimizin hayatında sıvasız, tamamlanmamış bir şeyler vardır ya, işte tam da o hissi veren bir hikâye. Şimdi gelin, biraz geçmişe, duvarlarımızın arkasına bakalım. Ama bu sadece bir duvarın değil, içimizdeki çatlakların da hikâyesi. Umarım hep birlikte bir şeyler keşfederiz…

Sıva: Korumak, Onarmak ve Yeniden Yapmak

Bir kasabada, kasaba halkı duvarları çok severdi. Herkes, her yeni duvarın bir evin, bir ailenin bir parçası olduğunu düşünürdü. Ancak, zamanla duvarlar çürüdü, eskiydi, solmuştu… Ve insanlar, yeni bir duvar yapmayı düşündüklerinde, eski duvarları sıvamak gerekiyordu. Peki ama sıva neydi? Neden duvarları sıvayarak yeniden yapıyorduk?

Bir gün, kasabada yaşayan Emre ve Elif, bu soruyu kendi hayatlarında yanıtlamaya başladılar. Emre, çözüm odaklı bir adamdı. Her şeyin bir planı, bir çözümü olduğunu düşünürdü. Elif ise tam tersi, her şeyin bir duygusu olduğunu, yıkılan her şeyin arkasında bir neden olduğunu düşünüyordu. İkisi de kasabada, eski bir evin sıvasını yenilemeyi üstlenmişti.

Emre’nin Bakış Açısı: Her Şeyin Bir Planı Olmalı

Emre, sıvanın ne anlama geldiğini hemen çözmüştü. Onun için sıva, çok basit bir şeydi: “Duvarı yenileyip sağlamlaştıracaksın, olacağı bu kadar.” Hızla bir plan yaptı, gerekli malzemeleri aldı ve işe koyuldu. Tüm duvarı iyice temizledi, çatlakları kapattı, sıvayı sürdü ve duvar yeniden sağlam bir hale geldi. O an Emre, işini bitirmenin huzurunu yaşıyor gibiydi. Her şey yerli yerindeydi, yapılması gereken yapılmıştı.

Ama Elif farklı bir bakış açısına sahipti.

Elif’in Duygusal Yaklaşımı: Her Şeyin Bir Anlamı Olmalı

Elif, sıvanın sadece bir yüzeysel işlem olmadığını biliyordu. O, sıvanın ardındaki duyguyu hissediyordu. Çünkü duvarlar sadece taş ve harçtan ibaret değildi. Emre'nin sıvayla ilgili yaptığı her şey, bir duvarın dış yüzeyini değiştirmekle kalmıyor, aslında bir tür duygusal onarım da yapıyordu. Elif, sıvayı sadece duvarı güzelleştirmek, yenilemek için değil, eski travmaları da örtmek için kullanıyordu.

“Bir duvarın sıvayla örtülmesi, kaybolan bir ilişkinin ardından yapılan bir sıva gibidir. Yıkılan bir evin, kırık dökük kalmış hatıralarının üzerine yapılan bir sıvadır bu,” diye düşündü Elif.

Elif, duvarın sadece dışını değil, duvarın arkasındaki gizli yaralarını da onarmak istiyordu. Ona göre sıva, kaybedilen bir şeyin hatırlatmasıydı. Onun için sıvanın altında başka bir hikâye yatıyordu. Her çatlak, her kırık, bir hikâyeydi. O yüzden Elif, sıvanın içine sevgi, iyileşme ve anlayış karıştırmaya karar verdi.

İki Yaklaşım Arasında Çatışma: Kim Haksız, Kim Haklı?

Emre ve Elif, duvarın sıvanma sürecinde anlaşmazlık yaşadılar. Emre, işi hızlıca bitirip sonuca ulaşmak istiyordu. Ama Elif, duvarın her çatlağını görmek, her kırığı anlamak istiyordu. Onun için sıvama işlemi, bir tür terapiydi. Her duvarda yaşanmış bir acı, bir mutluluk vardı. “Bir duvarın sıvası, yalnızca dışı değil içiyle de güzelleştirilmelidir,” diyordu Elif, duvarın içine sevgi eklerken.

Emre ise “Bunların hiçbir önemi yok, duvar sağlam olsun yeter,” diyordu.

Bir süre sonra, Elif, Emre’nin hızına yetişemedi. Ama bir noktada, Emre de Elif’in yaklaşımını anlamaya başladı. Duvarlar gerçekten de sadece sağlam olmakla kalmıyordu; duvarlar, evin en önemli yeri, içinde her anıyı taşıyan bir yerdi.

Sonuç: Sıva, Hem İyileştirir Hem Yeniden Yapılandırır

Bir hafta sonra, Emre ve Elif duvarı tamamladılar. Emre’nin hızla ve mantıklı bir şekilde yaptığı sıva, sağlam ve işlevseldi. Elif’in empatik yaklaşımı ise duvara bir ruh katmıştı. O duvar, sadece bir yapı değil, kasabanın bir parçası olmuştu. Her iki yaklaşım da gerekliydi. Emre’nin stratejik bakışı, Elif’in duygusal anlayışı ile birleştiğinde, bir duvar hem sağlam hem de anlamlı olabiliyordu.

Sıva, sadece bir teknik iş değil; hem onarım, hem de yeniden yapılanma süreciydi. Duygusal çatlakları kapatmak için, bir bakıma sıvanın içinde biraz empati ve anlayış karıştırmak gerekiyordu. Her duvar, her insan gibi; hem çözüme, hem de ilişkiye ihtiyaç duyuyordu.

Hikâyenin sonunda kasaba halkı, duvarın sağlamlığından çok, arkasındaki derinliği tartışıyordu. Herkes kendi sıvasını, içindeki duygusal duvarlarını yenileyerek yapmalıydı. Ve her birimiz, bu sıva sürecinden sonra daha güçlü, daha sağlam bir şekilde yolumuza devam etmeliydik.

Hikayeye Katılın, Yorum Yapın…

Şimdi, sizlere bir soru bırakıyorum: Sizce, sıva sadece dış yüzeyde mi kalmalıdır, yoksa içimizdeki kırıkları da onarmalı mıyız? Hikâyeyi bir adım daha ileriye taşıyın ve düşüncelerinizi bizimle paylaşın.